Nasıl olduğunu aslında ben de
anlamadım…
Nihayetinde elimde bir A-4
çıktısıyla üzerimde saat, telefon ve cüzdan (nolmaz nolmaz diye kağıt bir 10 TL
pantolonun cebinde) olmadan Cumartesi sabahı İmam Hatip Lisesi’nin kapısına
dayandım.
Hava sıcak… Sınavın adı KPSS,
demek Kamu Personeli Seçme Sınavı. Halkın anlayacağı şekliyle memur olmanın ilk
adımı… İşi de ciddiye almışım hani sabah tıraş oldum, nolmaz nolmaz diye. Şortumu
çıkardım, kumaş pantolon giydim, jilet gibiyim. Belki sevgili devletim daha
sınav girişinde seçiyordur memurunu… Sonuçta Kamu Personeli Seçme Sınavı… Seçen
birileri var demek ki…
Her şey tamam da sınavı kimse
bana anlatmadı. Demem o ki, kimse beni bu sınav çok ‘kazık’ diye uyarmadı.
***
Başta da dediğim gibi,
aslında nasıl oldu ben de anlamadım. İşin özü benimkisi düpedüz mahalle
baskısı… Diyeceksiniz ne alaka… Şöyle ki, kampüste, kışlada, cafede, sokakta
kimi görsem bi’ KPSS telaşı, bi’ KPSS koşturması. Eee sonuçta biz de Türk Milli
Eğitim sisteminde şekillenmiş, sınavlara yılar yılı at yarışı gibi
hazırlandığımız için bende de bu sınav şartlı refleks yaptı. Herkes giriyor,
ben de gidip boşluk dolduracağım, dedim kendi kendime. Sonuçta bir tarafım mı
eksilecek!
***
Eksildi… Bir tarafım değil,
birçok eksiğim oluştu. Kendime güvenim sarsıldı. Ben mahallelinin ‘senin genel
kültürün iyi, baban da tarih öğretmeni oradan da birkaç soru çözersin…’
öğütleriyle girdim. Meğersem benim genel kültürüm ÖSYM’ye göre yerlerde
sürünüyormuş. Özgüvenimi kaybettim.
ÖSYM, genel kültür diye NATO’nun
liderler zirvesi toplantısının nerde olduğunu sordu. Nerden bilim ben… NATO’nun
kuruluşu, kuruluş amacı, NATO’nun karşısındaki ‘Sovyet’ paktı birer genel
kültürdür sorusu olabilir pekala ama o toplantı nerde yapıldı, bu toplantı
nerede yapıldı genel kültür müdür?
Eğer bu genel kültürse, ben
çok merak ediyorum bugün Türkiye’de 657’ye tabi milyonlarca memurdan kaçı
NATO’nun liderler zirvesini takip ediyor.
***
Bu aktarmaya çalıştıklarım
işin sadece final kısmı.
Bir de ‘KPSS’ye
hazırlanıyorum’ safhası yaşadık yaklaşık 5 ay. İşi ciddiye almadım tabi ilk
başta. Sınava girer, boşluk doldurur çıkarım diye düşündüm. Ama sonra elime
tuğla kalınlığında bir hazırlık kitabı tutuşturdular. Bir soru, iki soru baktım
olacak gibi değil. Yeniden oturup üniversite okumak gerek resmen. Gündüz
işlerimizi hallettikten sonra sabahlara kadar test çözer olduk; üniversite
yıllarına döndük resmen. Sevgiliyi, aileyi, kendimi ihmal ettim. O kadar soru
çözmekle uğraşacağıma oturup Tolstoy’un 2 tane romanını okusaydım memlekete
daha faydalı olurdum. Harcadığım zamana yazık!
***
Hadi devlet beni ‘pas’
geçsin. Pas tutmuş bu beden zaten her sabah traş olacak, kravat takacak contayı
yakmış. Ama dağ gibi yiğitlere, gencecik çocuklara yazık…
Ben bu sınavın sadece tek
oturumunu gördüm. Bundan 2 gün içinde 4 tane sınava giren var. Yazık…
Üniversite bitirmiş gençlere
bu eziyeti çektirmek ayıp. Sen ona üniversitede NATO’nun ne olduğunu öğret,
aman bırak NATO liderler zirvesi de eksik kalsın.
(Eğitim fakültesini bitirip
de KPSS’den dolayı intihar noktasına gelen, atanamayan öğretmenlerin bahsini
hiç açmayacağım zaten…)
***
Dedim ya, nasıl olduğunu
aslında ben de anlamadım! Ben bir taraftan bütün bunları düşünüyor, bir yandan
da soruların arasında boğuşurken deprem bile olmuş. Fark edemedik, ama fark
edenler oldu. Sınavı terk edip dışarı çıkanlar oldu. Cumartesi birinci oturumu
bitirdikten sonra öğleden sonra deprem haberleriyle ikinci oturuma girenler
oldu. Öyle psikolojide sağlıklı sınav mı yapılır? Bu gençlerin durumu ne
olacak?
(Çalındığı iddia edilen
sorulara hiç değinmiyorum. Onlar artık memleketimin tuzu-biberi oldu.)
***
Dün Adapostası gazetesi, deprem
ve çalınan sorularla ilgili gelişmeleri duyurarak KPSS Cumartesi oturumunun iptal
çağrısı yaptı.
Yetmez. KPSS tamamen iptal edilsin…
(09.07.2012 / Bizim Sakarya Gazetesi)
- ARŞİV -
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder