3 Mart 2016 Perşembe

9 MAYIS’TAN 9 KASIM’LARA

Kötü çocuk oluyorum bugün. Biliyorum, 9 Mayıs Anneler Günü. Çarşaf çarşaf ilanlar canım annem, cicim annem… Ben kötü çocuk olup annemin anneler gününü kutlamıyorum. Böyle günlerden de nefret ediyorum ayrıca. Olanları değil, hep olmayanları düşürüm çünkü. Annesi olana anneler günü güzel de olmayan, annesini kaybetmiş olana eziyetten başka bir şey midir? 

*** 


Vesselam… Yazıyı klavyeye vurmak için oturduğumdan beri 9 Mayıs tarihi kafamda dolanıp duruyor. Hep tanıdık diyorum bi’ yerden, bir türlü çıkartamıyorum. Sola dönüyorum annem, sağ dönüyorum ananem. Sonra ‘dank’ etti…  Rusça bir söz aklıma geldi bir anda: ‘9 Maya den pobedi.’ 9 Mayıs 1945 Zafer Günü. 9 Mayıs 2. Dünya Savaşı’nın sonunda Nazi Almanya’sının kayıtsız şartsız teslimiyetini imzaladığı Sovyet Rusya tarafından ilan edilen kutlama günü. Bu konuda komünizm sonrası birçok tartışma doğdu. Sonuç itibariyle o tarih, Kızıl birliklerin Berlin’de uzun süre kalmalarına neden oldu. 2. Dünya Savaşı’nın acıları ve kaosu sona ererken on yıllar sürecek, adına soğuk savaş denilen yeni bir kaosun temeli atılıyordu.  Aynı zamanda 9 Mayıs Avrupa Günü olarak kutlanıyor. 9 Mayıs 1950, birleşik Avrupa fikrinin ortaya atıldığı gündür. 


***  9 Kasım 1989’da son bulacak olan Berlin Duvarı için ilk adım belki de 9 Mayıs 1945 yılında atıldı. 

Şimdi bu nereden çıktı, denilecek.

Avrupa’daki son gelişmeleri takip ettikçe aklıma hep Berlin Duvarı’nın yıkıldığı gece gelir. Duvarın yıkılışı batı için güçlü bir imgeydi. Bir zaferin kutlamasıydı. Ancak dünya tek kutuplu bir sistemde yaşamaya itilirken ne kadar mutlu olabildi. Karşısında bir güç bulunmayan ABD, soğuk savaş sonrası dünyaya nasıl bir katkıda bulundu? Ve şu anda büyük bir bocalama içerisinde olan Avrupa Birliği, kendi evlatlarını ateşten kurtarmak konusunda bile isteksiz davranabiliyor. Oysaki düne kadar krizin temelini oluşturan ekonomik birleşme (euro) konusunda tüm üyelere baskı yapıyordu. İsveç Dışişleri Bakanı bu sebepten dolayı hayatından oldu iddiaları hala yalanlanamıyor. 
Avrupa’daki Euro krizi durdurulamazsa sonuçları bütün dünya için çok ağır olacak. Batıdan bunun hesabını soracak hiç kimse de yok… 
*** 
Biraz, Duvar’ın yıkılışına değinmek istiyorum. Berlin Duvarı yıkılalı 20 yıl oldu. Kendi adıma konuşmam gerekirse şansız bir nesiliz. Bir duvarın yıkılışını sevinç çığlılıklarıyla karşılarken, panel panel Filistin’de inşa edilen ‘duvara’ tanık olduk. Her gün etrafımızda görülmez duvarlar örüldü. Sosyal ve ekonomik katmanları olan duvarları yıkmak da Berlin Duvarı’nı yıkan balyozlarla mümkün değil. Ece Temelkuran, bir yazısında bunu çok güzel ifade etmişti: “İnsanlar, artık zenginler ve yoksullar olarak ikiye ayrılmıyor. İnsanlık, zenginlik ve yoksulluk olarak ikiye ayrılıyor.” 


*** 
Berlin Duvarı yıkılırken batı elbetteki bir zafer kazanıyordu ama bu ekonomik bir zafer değildi. Batı fotoğrafı yanlış okudu. 9 Kasım günü Berlin Duvarı yıkılınca aslında enkazın altında Batı ve ABD kalıverdi! Doğu bloğunda yaşayan insanların batıya akını biraz daha özgürlük; inanç ve ifade serbestliği içindi. 
Avrupa’yı ikiye bölen davarın yıkılmasından sonra iyiden iyiye birleşme hevesine soyunan AB’nin de uzun vadede buna hazır olmadığı ortaya çıktı. ‘Sosyal birleşmeyi tamamlayamadık, ekonomik olarak birleşelim’ düşüncesiyle ortaya çıkan Euro Bölgesi aşısı da tutmadı. 


*** 
Amin Maalouf’un ‘Çivisi Çıkmış Dünya’ kitabındaki şu sözler çok önemli: “Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla dünyada bir umut rüzgarı esmişti. Batı ile Sovyetler Birliği arasındaki gerginliğin sona ermesi, yaklaşık kırk yıldır insanlığı tehdit eden bir nükleer felaket tehlikesini ortadan kaldırmıştı; inanıyorduk ki, bundan böyle demokrasi yavaş yavaş yaygınlaşacak, en sonunda da bütün dünyaya yayılacak; yerkürenin çeşitli ülkeleri arasındaki duvarlar kalkacak ve insanların, malların, imgelerin ve düşüncelerin dolaşımı engellerle karşılaşmaksızın gelişebilecek, böyle bir gelişme ve refah çağı başlayacaktı. Bu cephelerin her birinde, başlangıçta, birtakım dikkate değer ilerlemeler kaydedildi. Ama ne kadar ileriye gidersek, pusulayı da o kadar şaşırıyorduk.” 


*** 
9 Mayıs 2010 tarihinde gerçekten pusulasını şaşırmış bir batı ve Avrupa Birliği var. Dün, Yeni Şafak’ta Başmüzakereci Egemen Bağış’ın ‘AB fikrini millete yayacağız’ sözlerini okuduk. Bence, Avrupa Birliği Euro ateşiyle yanarken şimdi AB fikrini millete yaymak değil, Türkiye için AB ne kadar önemli, düşüncesini iyice tartışmaya açmanın tam zamanı.
 
(9 Mayıs 2010 / Bizim Sakarya Gazetesi) 
-ARŞİV-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRKİYE’NİN İNOVASYON VE DİJİTALLEŞMEYE İHTİYACI VAR

Çiçekçilik sektöründe dünya devi olarak kabul edilen Royal FloraHolland, Hollanda’nın kraliyet markasıdır. Uluslararası pazarlara açılmayı ...