Yazı günümüze denk gelmediği için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Sakarya Kent Meydanı’ndaki mitingiyle ilgili gözlemlerimizi ancak paylaşabiliyoruz.
O kadar kişi geldiydi, bu kadar kişi gelmediydi tartışmaları yapmanın ve bu gelmeyen kişi sayısını havanın sıcak olmasına, meydanın cayır cayır yanan taşlarına bağlamaya gerek yok. Gelmeyenler en nihayetinde halkın referanduma olan ilgisizliğine ışık tutuyor olabilir. Veya iyi niyetle havadan sudan muhabbet yapıp partiniz adına kendinizi iyi de hissedersiniz. Güneş sıcaktı, hava nemliydi benzeri… Bu cümleyi bütün partiler adına kullanıyorum; evet ve hayır cephesindeki duruma baktığınız zaman siyasi tartışmaların referandum mantığından uzaklaştığını görebiliyorsunuz. Halk da o yüzden meydanları doldurmuyor, doldurmak içinden gelmiyor…
Başbakan’ın Sakarya Kent Meydanı’nda yaptığı konuşmayı TV’lerde, radyolarda ve daha sonra da gazetelerde uzun uzun takip ettiniz. Tekrarlayacak değilim. Sadece o konuşmada takıldığım iki noktayı paylaşmak istiyorum.
İlk, Başbakan Erdoğan Anayasa Değişiklik Paketinin halkın yaşamına katacağı yeniliklerden bahsederken şunları ifade etti: “Sevgili Sakaryalılar artık bir cep telefonu kartı almaya gittiğiniz zaman kişisel bilgileriniz sizin isteğiniz dışında kullanılamayacak.”
Başbakan, hepimizin cep telefonuna vadaaaaa diye gelen saçma ve sapan mesajlardan bahsediyor. Temelde de Anayasa’nın 20. Maddesini kastediyor. O maddeye şu metin eklenecek: “Herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir.”
Bu madde aynı zamanda medyada ‘fişleme tarih olacak’ diye lanse ediliyor. Biz pek inanmıyoruz. Neden? Çünkü fişleme dediğiniz şey zaten yasal yapılan bir durum değildir. Fişleme yapmak isteyen hükümet bunu her durum ve koşulda yapacaktır. Önemli olan niyettir.
Konuyu dağıtmadan geri dönelim.
Başbakan şu kişisel bilgilerin kullanılmaması durumunu çok güzel izah ediyor. Ediyor ama kendi teşkilatı ‘kişisel bilgilere’ saygı duymuyor.
Mitin gününden önce şehirde birçok cep telefonuna AK Parti Sakarya İl Başkanı Recep Uncuoğlu imzalı kısa mesajlar gönderildi. Mesajlarda özetle, “Başbakanımız ve Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Kent Meydanında bir konuşma yapacaktır. Sizlerde davetlisiniz” deniliyordu. Etrafımda bu kısa mesajı cep telefonuna ulaşmış çok sayıda kişi var. İşin asıl ilginç olan yanı şu ki, bu mesajı alanların çoğunluğu devlet memuru. Şimdi siz, bir devlet memurunun ‘özel’ cep telefonu numarasına iktidar partisi il başkanı sıfatıyla ‘Başbakanımız ve Genel Başkanımız’ konuşacak, sen de konuşmayı dinle niyetinde mesaj atarsan bu biraz rahatsız edici bir durum olur. Olmaz mı?
Cep telefonuna miting duyuru mesajı atılan kişiler AK Parti il başkanlığına kendi özel numaralarının kullanılması için izin verdi mi? Yoksa özel cep telefonu numaralarımızın kullanılmaması için mutlaka 12 Eylül’de EVET oyu mu kullanmamız gerekiyor.
***
Başbakan Erdoğan’ın konuşmasında takıldığımız bir diğer husus ise ‘Sakarya’ kelimesi. Bilen bilir, AKP kanadı Başbakan Erdoğan’ın ne kadar çok Sakarya’yı sevdiğini ballandıra ballandıra anlatmaya bayılır. Hatta milletvekilleri sık sık “Bizim Başbakanımıza sorunları iletmemize gerek yok o zaten Sakarya’yı çok iyi tanıyor ve biliyor” derler. Başbakan Sakarya’yı iyi biliyordur muhakkak ama bilgilerin Başbakan’a çok sağlıklı gitmediği belli. Eksik enformasyondan veya bazılarının utancından kaynaklı olası ‘Taraklı Devlet Hastanesi’ni hizmete açtık’ sözünü telaffuz etmeyeceğiz. O durum farklı. Konu şu ki, Başbakan sağlık alanında hizmetleri sıralarken, “Yeni Sakarya’da hastane kurduk” dedi. Yenikent Devlet Hastanesinden bahsediyor. Muhtemelen bilgi böyle gitmiş; Yeni Sakarya Hastanesi. Bu köşeyi takip edenler Sakarya ile Adapazarı isimleri arasındaki hassasiyetimizin ne kadar üst düzeyde olduğunu bilir.
Aslında bu durumda bir absürtlük de görmemek lazım. Öyle ya Adapazarı’nın merkezine yaptığınız meydana Sakarya Kent Meydanı adını verirseniz Başbakan da Yeni Sakarya der.
Bu gidişle Adapazarı’nı da Sait Faik’in öykülerine hapsedeceğiz.
(Bizim Sakarya Gazetesi / ARŞİV)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder