Güneş
güzel bir mesajla doğdu dün. Mesajı alana kadar ‘Öğretmenler Günü’ olduğunun farkında değildim.
“Hocam
öğretmenler gününüz kutlu olsun :)”
Öğretmenler
Günü olduğunun farkında olsam bile, ben öğretmenlik mertebesinde birisi
değilim. Sadece bir dönem MEB sisteminin ‘adam kullanma’ mantığından
faydalanarak ücretli öğretmen oldum. Bu sayede MEB ucuza eleman ihtiyacını
karşılarken ben de hep hayalim olan öğretmenlik mesleğini tatmış oldum. MEB ile
aramızda karşılıklı ‘kullanılmaya’ dayalı bir ilişki vardı. Bir buçuk dönem
İletişim Lisesi’nde Gazetecilik Derslerine girdikten sonra hem de dönemin orta
yerinde Devlet beni bir kenara attı!
Bu
hareketle karşılaşınca öğretmenlik mesleğinin kutsallığının devletten değil
tamamen öğrencilerden kaynaklandığını anladım.
MEB
sistemi ve devletin yönetim şekli aslında öğretmenlere hayatı zehir ediyor ama
o fedakar insanlar buna rağmen her şeylerini öğrencileri için iyiliğe ve
paylaşıma harcıyor.
Bir
öğrencinin gözlerinin içinde mutluluğun parlaklığını görmeyenler bunu bilemez.
Daha da ötesi bu duyguyu tarif edebilmenin imkanı da yok!
***
Bu
yüzdendir ki sen iki saat kendi çocuğunun gürültüsüne dayanamazken o öğretmen
bütün gün çocuk gürültüsü içerisinde boğuşuyor.
Bu
yüzdendir ki sen kendi çocuğuna bir şeyi iki kere anlattığında anlamadığı zaman
hakaretlere başlarsın da o öğretmen sabırla tekrar tekrar konuyu anlatır.
Bu
yüzdendir ki sen yol ücreti / yemek olmadan bir işe başlamazken o öğretmen her
öğlen kuru tost çaya talim eder.
Bu
yüzdendir ki sen maaşına ekstra zam istemeden bir semtten öbür semte iş
değiştirmezsin ama o öğretmen kuş uçmaz kervan geçmez yerlere ‘atandı’ diye görev
aşkıyla koşa koşa gider.
Bu
yüzdendir ki sen kendi mesleğinle ilgili hiçbir eleştiriyi kabul etmezsin ama
öğretmenin başına üşüşür ona işini öğretmeye kalkışırsın. O öğretmen de sabırla
seni dinler.
Bu
yüzdedir ki sen bütün kariyer hesaplamasını para üzerinden yaparken o öğretmen
bütün kariyer hesaplamasını senin çocuğunun başarısı ve mutluluğu üzerinden
yapar.
***
Öğretmenlik
başlı başına ilizyon / mucize gibi bir şey. Sağlıklı bir öğretmenlik
yapılabilmesi için memlekette fiziki, psikolojik ve ekonomik koşulların hiçbiri
uygun değil. Ancak buna rağmen öğretmenlik size inanılmaz bir mutluluk veriyor.
Bunun da tüm nedeni öğrencilerin size verdikleri mutluluk. Benim dün sabah
yaşadığım mutluluk gibi, eski öğrencilerinin sizi hatırlaması ve size mesaj
atması gibi. Yoksa ne devlet ne de MEB mutlu öğretmen tablosundan kendisine pay
çıkartmaya kalkışmasın.
Koşulların
ne derece feci ve yetersiz olduğu rakamlara da sürekli olarak yansıyor. Son
olarak öğretmenler günü için yapılan ankette de çarpıcı sonuçlar dikkat
çekiyor. Eğitim-Sen’in açıkladığı anket sonucunda görüldü ki, öğretmenlerin
yüzde 41.4’ü öğrenci veya veli şiddetine maruz kalıyor. Aynı ankete katılan
öğrenmelerin 3’te biri meslek saygınlığının olmamasından yakınıyor. Peki bütün
bunlara karşılık alınan tedbir var mı? Yok. Hatta öğretmenlik meslek itibarını
iyice zayıflatmaya yönelik çalışmalar devam ediyor.
Öğretmenleri
doğrudan velinin kucağına bırakan mülki amirler. Hiçbir okula maddi kaynak
sağlamayan ama aynı zamanda da kaynak bulacaksın diyerek okul idaresi ile
veliyi karşı karşıya getiren bir devlet yönetimi. Eğitim sisteminin içerisini
boşaltarak öğretmeni sadece öğrencilerin başında ‘bekçi’ konumuna getirmeye
çalışan MEB sistemi. Bütün bunlara rağmen hala öğretmenlerin büyük
fedakarlıklarla çalışması takdir edilmelidir.
***
Bütün
olumsuzluklara rağmen bu memlekette kardelen gibi öğretmenler ve çiçek
tomurcukları gibi öğrenciler olduğu müddetçe öğretmenlik hala kutsal olmaya
devam edecektir.
Başta kendi anne ve
babam olmak üzere öğrencilerin gözlerinde ışığı görmüş olan tüm öğretmenlerin
Öğretmenler Günü kutlu olsun.
(Bizim Sakarya Gazetesi / 25.11.2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder