Lisede
eğitim gören bir arkadaşla konuşurken konu demokrasiden açıldı.
Demokrasi
ve İnsan Hakları dersi alıyormuş. İster istemez kendi okul çağlarım aklıma
geldi. Ben de lisedeyken aynı dersi görmüştüm.
Adapazarı
Ali Dilmen Lisesi’nde. Menderes Daşkıran hocamdı. Lise kaçıncı sınıftaydık
hatırlamıyorum ama Demokrasi ve İnsan Hakları Dersi’ni Menderes hocamızdan
alıyorduk ve her ders çatır çatır tartışıyorduk.
90’lı
yıllardı, tartışan konuşan Türkiye trendi vardı. Televizyonlarda tartışma
programları sabahlara kadar sürer, konular ertesi güne taşardı.
Ne
kadar çok konuşursak, tartışırsak o kadar iyi sanırdık. Küçük küçük de olsa
güzel gelişmeler de oluyordu. Liselerde ‘Demokrasi
ve İnsan Hakları’ dersi okutulmaya başlanmıştı. Bu adımın bizim
demokrasimizi kurtaracağını düşünüyorduk!
90’lı
yıllardı. Ülkede demokrasinin D’sinden söz edilemiyordu, insan haklarını ise
Hak getireydi.
Güneydoğu’da
çatışmalar, operasyonlar yer yer sıkı yönetim, sokağa çıkma yasakları vardı.
Gazeteciler
tutuklanıyor.
Aydınlar
öldürülüyor.
Can
Yücel, Cumhurbaşkanı’na hakaretten yargılanıyor, Cumhurbaşkanı Demirel
tarafından affediliyordu!
Gülen
cemaati başta olmak üzere dini grupların üstüne gidiliyordu; 28 Şubat
süreciydi.
Faili
meçhuller, kim vurdular olağan gündemimizdi.
***
Bütün
bu facia gibi gidişatın farkına varmış olan o dönemki Milli Eğitim, gelecek
nesiller daha da berbat olmasın diye bize Demokrasi ve İnsan Hakları dersi
okuttu.
Bilenler
bilir ülkelerin ders programları ihtiyaçlar üzerine şekillenir. Öyle ki, bir
ülkede matematik zekasında azalma görülürse eğitim programlarında Matematik
dersinin yeri çoğaltılır.
Demokrasi
ve İnsan Hakları dersinin okutuluyor olmasının bu yönden de bir önemi var. Öte
yandan bu yıl ilkokul 4. sınıf öğrencileri için ‘İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi’ dersi programa dahil
edildi.
Milli
Eğitim, demokrasi dersini ilkokullara kadar düşürdüyse ciddi bir tedirginlik
var demektir.
***
Veya
artık Milli Eğitim ve hükümetlerin anlaması gereken demokrasinin sağlam inşası
için salt ders programları yeterli olmuyor. İnsan haklarına ve demokrasiye
saygılı ve dayalı bir devlet yapısı kurmak çok daha kestirme bir yol olur.
Yoksa
ilerliyoruz diyerek hep aynı çember içerisinde yol almaktan yorulduk. Kısa
süreli reformist yaklaşımlar, demokratik görünümler bu ülkeyi taşıyamaz.
İnsan
Hakları ve Demokrasiyi salt ders programı içerisinde hapsetmek bu ülkenin
insanına nefes olamaz.
90’larda
olmadı, bundan sonra da olmaz. 90’ların anti demokratik ve insan haklarından
uzak yönetimleri AKP realitesini ortaya çıkardı.
Şu anda parti farkında
mı bilinmez ama kendi alternatifini yavaş yavaş kendi elleriyle oluşturuyor.
90’larda demokrasinin su gibi bir ihtiyaç olduğunun farkında olan bugünkü parti
kitlesi demokrasiyi sadece bir ders materyali gibi görmeye devam edemez.
(02.12.2015 / Bizim Sakarya Gazetesi)