Bu
köşeyi yakından takip edenler bilir. Sakarya ismine itirazım var. İtirazım asla
ve asla Sakarya ismine yönelik değildir, olamaz! İtirazım Sakarya isminin
Adapazarı adının önüne geçmiş olması, gereğinden fazla -dominant- bir yapıya
sahip olmuş olmasıdır.
Recep
Tayyip Erdoğan’ın siyasi ve açılış mitinglerinde –eyyyyy Sakarya, bu dava sana
mı düştü- diye her haykırmasıyla birlikte bu Sakarya imgesi şehirde yükseldikçe
yükseldi.
Sebebini
anlamak zor!
Necip Fazıl
Kısakürek’in
şahane dizelerine kim ne söyleyebilir. Ancak üstadın 1949 yılında kaleme aldığı
Sakarya Türküsü’nü 1954 yılında Sakarya
ismine kavuşan Adapazarı için yazılmış gibi yaşamak tuhaf bir durum.
Kısakürek’in trenle bir
Ankara dönüşü, bozkırlar arasından yol boyunca kıvrıla kıvrıla akışını
seyrettiği Sakarya nehrinin verdiği ilhamla yazmış olduğu şiirde, anlatılanın
ne olduğunu bu memlekette birazcık şiirle ilgilenen herkesin malumu.
Malum,
ama bütün bir şehri Kısakürek’in müridiymiş gibi yansıtmak biraz saçma olmuyor
mu?
***
Bu
şehirde Muhafazakar Demokrat kesimin sırf Kısakürek ‘Sakarya Türküsü’nü yazdı
diye Sakarya ismine aşık olmasını da anlamakta hep zorlanmışımdır.
Bilge Umar’ın
‘Türkiye’deki Tarihsel Adlar’ isimli kitabında ‘Sakarya’ isminin
tarihsel kökeni ilginç detaylarıyla aktarılıyor.
“SANGARİOS: Sakarya ırmağının ilkçağdaki adının
Hellen’lerce kullanılan biçimi (İliada). Hitit’lerin bu ırmağa verdiği adı
bilmiyoruz; ancak, Cornelius’un, Sangarios adı Phryg dilinden gelir demesi
yanlıştır. Çünkü Hellen ağzının eklemesi –ios bitişini bir yana koyunca geriye
Sangar(a) kalıyor ki bunu S(wa)-Anka-(u)ar, “Kutlu Yüce Anka” ögelerinden
türetildiğini görebiliyoruz ve Anka ögesiyle türetilmiş adlara Phryg bölgesi
dışında rastlamamız (Sangara) ve üstelik Sangara adı içinde Swa, ura gibi Luwi
dili ögelerini tanıyabilmemiz, bize, adı Luwi kökenli olduğunu anlatıyor.”
***
Sırtını
tarihe dayayan bir ismin kullanılması beni hiçbir şekilde rahatsız etmez. Aktarmaya
çalıştığım bilinsin ki, Kısakürek’ten çok önce de Sakarya adı kullanılıyordu
hatta Sangarios olarak…
Kısakürek’ten
sonra da kullanıldı uzun bir dönem proje olarak ‘Sangarios’ adı hem de
Adapazarı Belediyesi tarafından.
Projeye
göre, şu anda Agora AVM olan yerde Sangarios AVM olacaktı. Ama olmadı… Adapazarı
Belediyesi’nin büyük(!) projesi hayata geçemedi. Sangarios projesi adına
yakışır Sakarya nehri gibi kıvrım kıvrım uzadı gitti, gözden kayboldu bitti!
Ne
oldu? Neler yaşandı? Neden böyle oldu…
Bilenler
bilmeyenlere anlatsın!
Kısakürek’in
dediği gibi, “Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susmak.”
Üstat
ne güzel söylemiş, Sakarya halkı ardından dönen dolaplara alın yazısı gibi hep
susuyor!
***
Sangarios
projesinin yerine Agora AVM’nin yapılmış olması da çok manidar oldu. ‘Agora’ kelimesinin
eski Yunancadaki bir anlamı da ‘Belediye Meclisi’…
Adapazarı
Belediyesinin Sangarios projesinin üzerine ‘AGORA – Belediye Meclisi’ adının
verilmesi güzel bir tesadüf oldu.
Diyorum
ki, bir de Agora AVM’nin önüne ‘Sangarios’ heykeli yapılsın. Yapılsın ki,
Belediye Meclisi (AGORA)’nin ‘Sangarios’ projesi tümden unutulmasın. Belediye
Meclisi (AGORA)’yı ziyaret eden her vatandaş ‘Sangarios’ heykeline bakıp
Agora’da ne oyunlar döndüğünü hatırlasın.
Ne
demişti üstat;
“Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün,
ayağa kalk, Sakarya!..”
(24.07.2015 / Bizim Sakarya Gazetesi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder