Özal’lı
yıllarda çokça duyduğumuz bir cümleydi, ‘reel ekonomi’.
Trende,
vapurda, otobüste… Gazetede, radyoda, televizyonda… Her yerde tek konu,
herkesin dilinde ‘reel ekonomi’. Ne olmalı da nasıl olmalı da reel ekonomiyi ne
yapmalı… Köprüyü mü satmalı, daha çok yol mu yapmalı, şu boş arsaya bir
apartman daha mı dikmeli…
Çocuk
aklımla koca koca adamları dinler, konuştuklarını anlamaya çalışırdım. Ama yine
de ekonominin dönen çarklarını anlayamazdım… Büyüdüm, hala ekonomiyle ilgili
bir takım açıklamaları dinliyorum, ama yine anlayamıyorum. Politikacıların, ekonomistlerin,
koca koca finansçıların ekonomik sistemi uzun uzun anlatmaları da benim için
bir sonuç vermiyor. Anlayamıyorum!
Ekonominin
çarkları nasıl dönüyor? Her şey tıkır tıkır giderken nasıl bir anda kriz
patlıyor? Koca koca inşaatlar yapılırken, dev dev yatırımlar olurken aniden
satışlar duruyor! Borsa neden düşüyor, döviz neden artıyor? Döviz artıyor, o
zaman borsa neden düşmüyor? Anlayamıyorum, koca koca adamların anlattıkları da
mantıklı gelmiyor. Dünya’da dolaşan bir para varmış; o para çekiliyormuş –
geliyormuş – gidiyormuş – bunlar geçiciymiş – içeriye güçsüz – dışarıya
güçlüymüşüz. Öyleymiş de, böyleymiş…
***
Tabiî
ki, ekonomistlerin ciltler dolusu tez ve antitezleri vardır. Yinede Adam Smith’in ‘Milletlerin Zenginliği’ kitabının tarladaki Osman dedeye,
pazardaki Ayşe teyzeye faydalı olabileceğini ve cebindeki paranın neden
eridiğini anlatabileceğini düşünmüyorum.
Öyle
olmuşta böyle olmuşta döviz yükselmiş, dememek lazım. Sana ne dövizden suyu
Euro’yla mı içiyorsun, dememek lazım. Geçen yıl Ayşe teyze Almanya’daki kızını
ziyarete gittiğinde marketten 1 Euro’ya aldığı suyu 3,24 liraya (23 Ocak 2016 tarihli kur) içerken
bugün o suyu 4,03 liraya içiyor. Afiyet olsun!
Tabiî
ki, konuyu şöyle de görebilirsiniz Euro artıyor. Veya daha realist bir şekilde
şöyle: Türk Lirası düşüyor. Kısacası sen fakirleşiyorsun! Bunun adı da açık ve
seçik olarak devalüasyon.
Tedirgin
edici taraf ise bu durumu kabullenmeyip öyle olmuşta böyle olmuş denilmesi. Ve şahsen
beni korkutan gelişme ise hükümet sözcülerinin ‘reel ekonomiyi güçlendirmeliyiz’ babında açıklamaları. Çünkü Özal
döneminde bunu yaşamıştık; sürekli reel ekonomiyi konuşurken, reel ekonomi
güçlenecek Türkiye uçacak derken koalisyonlu, bol enflasyonlu ve krizli yıllar
geldi. Umarım bu filmin sadece başı benziyordur.
***
Halkın
reel gündemi ekonomi olmaya başladı. Cebindeki paranın erimesiyle birlikte düne
kadar ‘amann ekmeği de dolarla almıyorum
yaa artarsa artsın’ diyen vatandaş
bugün iPhone almak için telefon bayisine gittiğinde fiyatların dolar kurundan
dolayı güncellendiğini görünce bir şaşkınlık geçiriyor.
Türk
parasındaki kan kaybı devam ediyor. Çabuk unutan insanlar olduğumuz için veya
çabuk kabullenen insanlar olduğumuz için süreçleri pas geçiyoruz bazen. Bu yazı
için kendi arşivimi karıştırırken yine bu sütunlarda, 13 Eylül 2015 tarihinde (http://www.bizimsakarya.com.tr/m-devaluasyon-5142.html#.VkR_1bfhCM8) aynı konuyu
yazmış olduğumu gördüm. Dövizdeki yükselişin, Türk parasındaki erimenin ne kadar
uzun zamandır sürdüğünü süreci yaşarken fark edemiyoruz galibi.
Şöyle
demişiz o zamanlar, Eylül 2015’te:
“90’lı yıllara
yakinen tanıklık ettiğim için ekonomiyle ilgili bir de ‘devalüasyon’ kelimesini
çok iyi biliyorum.
Nedir
devalüasyon? Halk tanımıyla, paranızın nanay olması…
Kitaptaki tanımı
ise şu; “Devalüasyon, bir devletin resmi para biriminin diğer ülke dövizleri
karşısında değer kaybettirilmesidir.”
Haber dilindeki
karşılı ise ‘dolar arttı, euro zıpladı’ gibisinde olur. Tersten bakış açısı ise
‘Türk parası dibi gördü’.
Doları ele
alalım. Ocak ayında 2,20 / 2,30 bandında seyreden dolar seçimlerin hemen
ardından 8 Haziran günü 2,75 liraydı. Bugün ise 1 dolar alabilmek için
cebinizden 3,04 lira çıkartmak zorundasınız.
Artık birçok
Avrupa ülkesinde Türk Lirası 10’luk sitemle işlem görüyor. Döviz bürolarında 10
TL’nin karşılığı para birimi yazılıyor. Birçok ülke tv’sinde ve gazetelerinde
TL döviz tablosundan çıkartıldı.
Türk parası müthiş bir değer kaybı yaşadı ve
hızla yaşamaya devam ediyor. Lafın özü 6 sıfırı atarak kazandığımız değer
sıfırlandı.”
(Bizim Sakarya Gazetesi / 22.01.2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder