Memleket
soğuk hava dalgasıyla birlikte sert bir referandum iklimine doğru sürükleniyor.
Liderler
meydanlara inmeden ‘evetçi’ / ‘hayırcı’
atışmalar başladı. facebook / twitter cephesi şimdiden göz oyucu, tükürücü,
saldırgan, belden aşağı vurmalı savaş sanatlarına sahne oluyor.
Memleket
carttt diye ikiye bölündü resmen!
Yıllardır
ilmek ilmek örülmeye çalışılan ‘birlik-beraberlik’
gömleği yırtılıp atıldı adeta bir kalemde. 15
Temmuz / Yenikapı ruhu harap edildi sanki bile bile…
Tartışmalara
bakınca; Bir cephe sadece kendini haklı görüyor, öbür kesim diğerini tamamen
haksız buluyor. Aynen meclisteki Anayasa görüşmelerinde yaşanan büyük hengamede
işin özünün kaçırıldığı gibi korkarım bu kez de işin özü kaçıyor.
Referandum
süreci Anayasa değişikliğinin neler getireceğini çok iyi tartışıldığı, çok iyi
hesaplanması gereken bir süreç olması gerekiyorken iş slogan boyutuna
çekiliyor. En büyük tehlikeye böyle sürükleniyoruz.
***
Referandum
süreci iki üç sloganla domine edilirse değişikliği isteyenler bile referandum
yasallaştıktan sonra dahi niye oy verdiklerini bilemeyecekler.
Nerden
bu kadar emin olabiliyorum? Çünkü elimizde çok benzer normlar var. 2010 Anayasa
Referandumu.
Hatırlayalım.
Tek bir slogan üzerinde yoğunlaşılan Anayasa değişiklikleri daha sonradan
bizzat kendi mimarları tarafından ‘hatalı’
olarak görüldü. Peki neden bu hatalar referandum sürecinde görülmedi,
algılanmadı; çünkü sloganın çekiciliği büyüktü.
Darbe Anayasası
tarihin çöplüğüne atılıyor
Türkiye’de
darbeleri sonlandırıyoruz
Yetmez ama EVET
Bu
büyük sloganlar etrafında, hayhuy içerisinde referandum yüzde 57.88 evet ile
kabul edildi. Evetçiler büyük başarı kazandı. Sonra n’ldu? Hayırcıları buldozer
gibi ezdikleri için böbürlenen evet bloğu kendi bindiği dalı kesti. Yere düştü,
dal kafasında patladı!
O
günleri biraz daha hatırlayalım mı?
Bugün
bakınca çok enteresan demeçler çıkmış o zamanlarda. Buyurun bir demet;
SİNAN ÇETİN: Bir
daha darbe olmasın diye: EVET
ZEYNEP TANBAY: İlk
kez vesayet rejiminin sona ermesi için kapı açılıyor. Yazık ki Anayasanın
içinde fındık, kayısı arayan bir muhalefetle referanduma gidiyoruz.
İSKENDER PALA: Evet,
TSK’dan yargısız infaz ile ihraç edilen 1665 insanın hakkı için.
AHMET ÖZHAN: Türkiye’nin
önünü açacak bir atılım. AK Parti bu atılımı başlatarak çok doğru bir iş yaptı.
MURAT YALÇINTAŞ:
Türkiye’de yeni bir sayfa ve dönem açılacak.
***
Bugüne
dönecek olursak Anayasa Referandumu yine benzer sloganlarla savunuluyor veya
reddediliyor.
Evetçiler
Hayırcıları Türkiye’nin önünü tıkamakla suçluyor. Hayırcılar Evetçileri vatanı
satmakla suçluyor.
Değişiklikleri
derinlemesine tartışmak yerine birbirimizi itham etmekten vazgeçelim. Evet’i de
savunuyorsak Hayırcıya bağırarak çağırarak değil, Hayır’ı da savunuyorsak
Evet’i savunanlara çemkirmeden vaziyetleri anlatalım.
Bağrışlar
çağırışlar yükseldikçe mantıklı düşünme vücudu terk edecek! Sonrası sadece
popülizm ve göz kamaştırıcı sloganlar, laflar…
***
Memleketin
referandum geçmişini şöyle bir gözden geçirince, insan üzülerek görüyor ki
vaziyet hep yukarıdan anlattığımız gibi olmuş.
O
öyle bu böyle diye lafı çok da dallandırmanın anlamı yok! 2010’daki vaziyet
herkesin malumu. Peki, 1982 Anayasası referandumuna ne demeli! Tamı tamına % 91
evet ile kabul edildi.
İstatistiklere
bakılırsa Türk milletinin ‘evet’ diyerek kabul ettiği referandum sonuçlarının
pek parlak olduğu söylenemez.
Hayırlısı!
(Bizim Sakarya Gazetesi / 29.01.2017)