30 Kasım 2016 Çarşamba

BU ŞEHİR İSMET BADEM’DEN ÖZÜR BORÇLU

Delikanlılık yıllarımın bir kısmını geçirdiğim yatılı okullarda akşamlarımızı neşelendiren iki ses tınısı vardı. Biri Murat Murathanoğlu ve diğeri de İsmet Badem. 
Efes Pilsen’in Avrupa’da fırtınalar gibi estiği dönemde Bolu’da yatılı okuldaydım. Düzce’li oda arkadaşımla elimizdeki Pihilips marka küçük radyo ile her Cuma akşamı ikilinin Show radyodaki programını takip ederdik. Ama bizi en çok heyecanlandıran tabiî ki Efes Pilsen’in Koraç Kupasına uzanan serüvenine tanık olmaktı. Murat Murathanoğlu’nun NBA kıvamındaki spikerlik coşkusu ve her zaman yerinde yorumlarıyla İsmet Badem bizi tam bir basketbol sevdalısı yapmıştı. 


*** 
Yeni bir dönem yaşanıyordu, yeni bitme zenginler yavaş yavaş internetle tanışıyor, hatta cep telefonu efsaneleri bile anlatılıyordu ama biz basketbolu el radyosundan dinlemek zorundaydık. Durumumuzdan şikayetçi değildik aslında; çünkü basketbol izleyebilecek TV bulmakta çok zorluk çekiyorduk. Kahvehanelere bu isteğimizi kabul ettirmemiz güç olmuştu. Efes Pilsen’in Koraç Kupasını aldığı ve maçı anlatırken Murat Murathanoğlu’nun sesinin kesildiği maçı küçücük yurt odamızda iki kişi havalara uça uça radyodan dinlemiştik. Ama ne geceydi! Sonunda basketbolun zirvesine oturmuştuk. İsmet Badem, maç sonrasında Aydın Örs’e şöyle diyordu: “Bunu yapmayı hiç istemezdim ama seni öpmek zorundayım!” 
Nasıl öpülmezdi ki, herkes. Bütün takım tek tek öpülür, omuzlarda taşınırdı. 
*** 
Şimdi bunu niye anlattım? 
Önce küçük bir itiraf. Evet, bu yıl kupayı Fenerbahçe Ülker’e kaçırdığımız için üzgünüm. Ama kabul etmek gerekiyor ki, Fenerbahçe Ülker bu sezon harika bir takım kurmuş. Eylül ayındaki turnuvada da Milli Takımımızın yüzünü Fenerbahçe Ülker’li oyuncular sevindirecek gibi görünüyor. 
*** 
Ama bunu bugün anlatmamın sebebi İsmet Badem ve onun Türkiye’ye yaydığı basketbol sevgisi. O sevgiyi yüreğinde taşıyanlardan birisi benim. Küçük bir lise öğrenciyken Bolu’da bir Sakaryalı olarak başka bir Sakaryalı olan İsmet Badem bu sevgiyi aşıladı. Bu tesadüfü düşündükçe mutlu olurum. İsmet Badem’le gurur duyarım. Ve dışarıda bunu anlatırım. 
*** 
Ama bu tesadüfün bir da acı yanı var. Bütün Türkiye’ye basketbol sevdası aşılayan İsmet Bademin memleketi Sakarya basketbolda küme düşmüş vaziyette. Küme düşmüş demek bile iyimser bir tablo. Çünkü bu şehirde basketbol hiçbir zaman gündem olmadı. Sakarya’nın basketbolda bir takımı olmadı. Hiçbir ligde, ne 1. ne 2. ve ne de 3. ligde Sakarya basketbolda temsil edilmedi, edilemedi. Bunun için hiçbir adım da atılmadı. Hiçbir girişimde de bulunulmadı. 
*** 
Türkiye’nin en saygın basketbol duayenlerinden birini yetiştiren Sakarya için bundan daha büyük bir ayıp olabilir mi? İsmet Badem’e karşı özür borcumuzu ödemek zorundayız. 
Bu şehirde artık birileri basketbol adına harekete geçmelidir. 
*** 
Sakaryaspor’un ve Sakarya futbolunun Şansal Büyüka’sı varsa Sakarya basketbolunun da İsmet Badem’i var. Eminim ki, Badem basketbol adına atılacak bir adımı asla geri çevirmez. 
*** 
Bugünlerde birçok kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü, gönüllü, zengin, fakir ve yönetici Sakaryaspor’u yeniden yapılandırmayı düşünürken Basketbol’u hatırlatmak istedim sadece. 
Benimkisi masumane bir istek. Sakaryaspor yeniden yapılandırılmalı ve bünyesinde yeni spor branşlarını da katmalıdır. Sağlam sponsorlarla Sakarya basketbolda özlediği tabloyu yakalayabilir.
(Bizim Sakarya Gazetesi / ARŞİV)

23 Kasım 2016 Çarşamba

BU KABAK NEDEN SOSYALİSTLERİN BAŞINDA

Bu kabak neden sosyalistlerin başında patladı? 

Dün, Türk sol tarihi için önemli bir kazanımın yaşandığı bir gün olarak tarihe kazınacak. Bunda şüphe yok. Bütün işçiler, emekçiler hep birlikte Taksim Meydanı’nda bir bütünlük içerisinde coşkuyla, biber gazı yemeden işçi bayramının nasıl kutlanabileceğini gösterdi. (Yazının yazıldığı dakikalar itibariyle Taksim’de kürsü krizi dışında bir gerginlik yoktu.) 
*** 
Taksim’deki 1 Mayıs kutlamaları için çok şeyler yazıldı ve yazılmaya da devam edecek. Ben ise bugün Taksim Meydanını değil, Yunanistan’ı merak ediyorum. Çünkü Avrupa’da sosyalist geleneğin önemli kalelerinden birisi olan Yunanistan’da bugün (dün) 1 Mayıs kutlamaları yerine hükümete protestolar vardı. Yunanlı sendikalar Papandreu hükümetinin almış olduğu ekonomik tedbir paketlerini protesto ettiler. İflasın eşiğinde olan ülke sadece 6 aydır sosyalist parti PASOK tarafından yönetiliyor. Yunanistan ekonomisi 2000’li yılların başından itibaren Karamanlis’in sert liberal politikalarıyla idare ediliyordu. Ve bugün Yunanistan’ın başına bela olan Euro para birimini kabul edilmesi de yine Karamanlis dönemine denk gelir. Yani lafın kestirmesi; Türk siyasetçilerinin her zaman sarıldıkları, ‘kucağımızda enkaz bulduk’ sözü Başbakan Yorgo Papandreu’nun durumunu anlatmak için biçilmiş kaftan. İşte tam da bu yüzden yazımıza böyle bir başlık koyduk. Bu kabak neden sosyalistlerin başında patladı? 
*** 
Yunan halkı büyük gösterilerle hükümeti protesto ediyor ve bunun 5 Mayıs günü ülke genelinde yapılacak olan büyük grevin provası olduğunu söylüyor. Ekonomiyi bu noktaya getiren liberal Karamanlis hükümetini ise suçlayan yok. Veya olsa da tarih Karamanlis’i değil, sosyalist Papandreu’yu suçlu olarak kayıt altına alacak. 
*** 
Yaz başında çiftçi grevleriyle başlayan Yunanistan krizini izledikçe, sevgili Yunanlı dostum Theodoris ile yaptığımız tartışmalar aklıma gelip durur… 
İkimiz de aynı üniversitede okuyorduk. Thedoris de benim gibi eğitimci bir ailenin çocuğuydu. Belki de aramızdaki terk fark; her zaman onun cüzdanı benimkinden daha kabarık olabiliyordu. Sosyalist düşünce yapısına sahip olan Theodoris’e ne zaman Yunan ekonomisi ile ilgili övgü sözleri söylesem, bunu şiddetle reddeder ve bana katılmadığını söylerdi. Dostluğumuzun başlangıcı Yunanistan’ın Euro para birimini kabul etmesiyle eş zamana denk gelir. Thedoris, her fırsatta Euro’ya geçişten sonra ekonomik daralma yaşadıklarını anlatırdı. Fiyatların artış gösterdiğini, maaşların yerinde sayıkladığını ve alım gücünün hızla düşüş trendine girdiğini söylerdi. Sert bir Karamanlis düşmanı olan sevgili dostum, AB’nin ve hızla devam eden özelleştirme politikalarının Yunanistan’ın başına bela olacağını iddia ederdi. Ne yazık ki, Thedoris yıllar sonra haklı çıktı. 


*** 
Euro para birimi neden önemli? Milliyet’ten Güngör Uras’ın tespiti çok yerinde. “Yunanistan’ın bütçe gideri yaklaşık 150 milyon dolar, geliri yaklaşık 110 milyar dolar. Yunanistan’ın açığı kapatmak için 40 milyar dolar borçlanması gerekiyor. Yunanistan AB üyesi olarak Euro para birimini kabul etti.” 
Buraya dikkat: “… Milli parası yok. Bu nedenle iç borç-dış borç ayrımı söz konusu değil. Bütçe açığı için borçlanacak ise Euro ile borçlanacak.” 
Burası çok daha önemli: “Halbuki biz, bütçe açığını Türk parasıyla içeriden borçlanarak kapatma imkanına sahibiz.” (Milliyet. 29 Nisan 2010)  
*** 
Katı liberal ekonomisini yıllarca dünyaya empoze etmek için bin bir türlü oyunlar oynayan Almanya ise bugün Yunanistan’ı kurtarmak konusunda isteksiz. Yunanistan’ın Euro para birimine kabul edilmesinin bir hata olduğunu açıklıyor Almanlar. Bunu yıllar önce benim sosyalist arkadaşım Thedorist de dahil olmak üzere Avrupa’daki birçok sosyalist söyledi. (Tek para birimiyle ekonominin yara alacağı tartışmaları net bir şekilde yapılmıştı) Ama liberaller hep pembe gözlük göstermek istediler. Zamanında sosyalistlerin sözü dinlenmiyor da şimdi neden kabak sosyalistlerin başına patladı?
(Bizim Sakarya Gazetesi / 2 Mayıs 2010)

TÜRKİYE’NİN İNOVASYON VE DİJİTALLEŞMEYE İHTİYACI VAR

Çiçekçilik sektöründe dünya devi olarak kabul edilen Royal FloraHolland, Hollanda’nın kraliyet markasıdır. Uluslararası pazarlara açılmayı ...