1 Eylül 2016 Perşembe

BELEDİYE OTOBÜSÜ İLE TAKSİ ARASINDAKİ

Aslında soru çok basit; belediye otobüsü ile taksi arasındaki fark nedir? Temelde her iki araç da vatandaşın ‘hareket’ özgürlüğüne yardımcı olmak için vardır. Ancak oluşturulmuş olan iki yapı arasında büyük farklar olduğu bilinir. Taksi paranız dahilinde keyfin kahyası istediği yere giderken belediye otobüsünde bu pek mümkün değildir. Yine de üstüne biraz daha fazla para veriyorsunuz diye taksi de en nihayetinde sizin şahsi aracınız değildir. Onun sahibi de şofördür ve onun çizdiği sınırların dışına çıkamazsınız. Belediye otobüsünde ise temelde toplumsal kuralların korunması daha büyük önem arz eder. Otobüs içerisindeki her bir yolcunun yaşam alan hakkı vardır ve insani hakları saklı tutulur. Başta belediye otobüs şoförü de yolculara karşı büyük bir sorumluluk sahibidir.
Belediye otobüsünde yolculuk eden hiçbir kimse, ‘kardeşim beğenmiyorsan taksiye bin’ diyerek toplu taşıma aracından yoksun bırakılamaz.
Örnek ise, şoförü hız limitini aştı için uyaran yolcuya ‘sen de taksiye bin yumuşak yumuşak git’ diyemezsiniz.
Örnek 2 ise, hamile, yaşlı ve sakat bir yolcuya yer vermeyip ‘ben oturdum sen de taksi kullan, koltuğu ilk gelen kapar’ diyemezsiniz.
Örnek 3 ise, belediye otobüsünde bangır bangır müzik dinlendiği zaman, ‘ben istediğimi dinlerim, beğenmiyorsan taksiye bin’ denilemez.
***
Bu kadar boş lakırdı etmemin sebebine gelince…
Sanırım artık günümüzde herkes internet üzerinden sosyal paylaşım ağalarını kullanıyor. Onlardan Türkiye’de en popüler olanı da facebook. Facebook’taki sosyal paylaşım gruplarını bilirsiniz. O grupları belediye otobüslerine benzetirim. Bir dolu insan aynı araca biner ve belli bir hedefe doğru yolculuk edilir. O belediye otobüsünün şoförü de grubun kurucusu olan kişidir. Otobüs içerisindeki kuralları belirler; aynı zamanda yolcuların taleplerini ve şikayetlerini de gözden geçirmek zorundadır. Toplumda birlikte yaşamanın ana prensibi budur; sanal ortam da olsa bu kural temelde değişmez.
***
Ancak, dün sabah facebook’ta bir grup yöneticisiyle (şoför) kavgaya tutuştuk. Ben grubun bir yolcusu olarak kendisine yönelik ‘eleştirim’ oldu. Grup şoförünün benim eleştirime yönelik tavrı çok ilginçti; “Beğenmiyorsan ayrıl!!!!”
***
Böyle bir tavır beni çok şaşırtmadı aslında. Toplumsal bir hastalık boyutunda sürdürdüğümüz bir yapı bu. O kadar ki, ‘Ya sev, ya terk et’ diye bir slogan bu topraklarda yıllarca söylendi. Değişiklik isteyen, uyarıda bulunan, daha iyi için mücadele etmek isteyen her kesimin istekleri ‘kardeşim beğenmiyorsan git’ diyerek kulak arkası edildi, ediliyor ve korkarım edilmeye de devam edecek.
***
Facebook şoförü ile aramızda geçen küçük tartışmayı sizler için özetleyeyim.
Sabah kahvemi yudumlarken en büyük zevkim facebook sayfama göz atmaktır. Sakarya Rock Etkinlikleri adını taşıyan ve benim de üye olduğu grubun, Radyo Mega’nın sayfasını beğendiğini gördüm. Radyo Mega ile bir problemim yok tabiî ki. Herkes istediği müziği dinleye bilir, ama arabesk çalan bir radyo istasyonunu Rock müzik dinleyicisine hitap eden bir grubun beğenmesi tuhaf bir durum. Bunun üzerine ben de konuşma özgürlüğümü kullanarak, ‘Oldu olacak KRAL FM’i de beğenin, tam olsun. Biraz Rock ile alakalı işler yapmaya ne dersiniz?’ diye yorum yazdım.
Yorumumu yaptım ve Rammstein’in İstanbul konser görüntüleri eşliğinde güne hazırlanmaya devam ettim. O esnada grubun yöneticisi (şoför), ‘yazdığınız yorumlara dikkat edin’ diye mesaj attı. Ben ilk başta iplemedim. O yazmaya devam etti; açıklamasını yapmak istedi. Bir arkadaşı radyoda işe başlamış onun için ‘beğendi’ tuşunu tıklamış. Bana ne!!! Kendi kişisel sayfandan beğen, neden Rock müziğe hitap ederken arabesk çalan radyoyu beğeniyorsun, kıvamında bir söz söyledim. Karşı taraftan tarihi cevap geldi: “Beğendim kardeşim, istemiyorsan ayrıl gruptan.”
Kimin ayrılması gerekiyor acaba…


KIRKPINAR POPCORN AKŞAMLARI

Sapanca Belediyesi’nin nazik davetini değerlendirerek 4. Kırkpınar Sanat Akşamlarına katıldık. 3 yıldır çeşitli sebeplerden dolayı katılma imkanı yakalayamadığımız etkinlikleri bu yıl yakından takip etmeyi planlıyoruz. Çok başarılı organizasyonlar yapıldığını belirtmeye gerek yok sanırım. Bu hususta emeği geçen herkese sanat sevenler adına teşekkür etmeden geçemeyiz.
Cuma akşamı Can Gürzap ve Nurseli İdiz’in başrollerini paylaştığı Evliliğe Gelince isimli oyun başarılı bir performansla sahnelendi.

Aslında, açık havada tiyatro izlemeye alışık birisi değilim. Cuma günü izlediğim oyun bugüne dek açık havada izlediğim ikinci oyundu.
Ancak ilkini unutmam mümkün değil… Bu vesileyle o oyunu tekrar hatırladım. 1999 yılında İzmir Bornova parkı içerisinde ‘Gurbet Kuşları’ diye bir oyunu izleme şansını elde etmiştim. İlyas Salman’ın oynadığı oyun, daha sonra İsveç’e yapacağım seyahatte hiç aklımdan çıkmadı. İsveç’ten koşa koşa sevgili vatanım Türkiye’ye geri dönmemde o gece yıldızlar altında izlediğim İlyas Salman’ın ‘Gurbet Kuşları’ oyunun etkisi çok büyüktür.
***
Ilık rüzgar esintisiyle yıldızların altında sahnede yıldızları izlemek Kırkpınar’da mükemmel bir his. Daha önce görme şansım olmayan sahne ve salon harika bir durumda. İzleyicinin görüş alanı mükemmel, sahne oldukça geniş ve rahat oyun sahnelenecek bir yer. Oyuncuların yaka mikrofonu kullanması iyi düşünülmüş bir hareket, dış seslere rağmen seyircilerin konsantrasyonu bozulmuyor.
Ancak yüksek sese rağmen sıkıntı yaratan tek konu, salon içerisindeki patlamış mısır makinesi. Her ne kadar üstü açık da olsa Kırkpınar Açık Hava Tiyatrosu da bir salon ve tiyatro salonu içerisinde kafeteryaya ilk defa rastladık. Üzücü bir durum… Perde arasında çalıştırılan patlamış mısır makinesi ikinci perdenin ortasına kadar ses çıkartmaya devam ediyor. Kafenin buzdolabı ise oyun boyunca susmak bilmiyor.
Sanırım organizatörler bu durumu dikkate alacak ve kafe bölümünü salonun dış tarafına taşıyacaktır. Böyle bir vaziyet gösterilerde ara verildiği zaman salon çıkış ve girişlerindeki yığılmayı da önleyecektir.
(Bizim Sakarya Gazetesi / ARŞİV)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRKİYE’NİN İNOVASYON VE DİJİTALLEŞMEYE İHTİYACI VAR

Çiçekçilik sektöründe dünya devi olarak kabul edilen Royal FloraHolland, Hollanda’nın kraliyet markasıdır. Uluslararası pazarlara açılmayı ...