Benim gibi geceleri
uyanık olup da sabahları birkaç saat uykuyla yaşamını idame ettirenler için bu
şehir tam bir işkence.
Sokak köpekleri ve onların yüksek desibel müzik korusundan hiç söz etmeyeceğim. Sokak Hayvanları Geçici Bakım Barınağı açıldığı için söz söyleme hakkımız yok. Şimdi bekleyip görelim. Umudumuz önümüzdeki yerel seçimlerde sokak hayvanları sorunumuzun kalmaması.
Sabahları uyumak konusuna gelince… Böyle bir durum tam bir işkence. (Bu ara Ramazan olduğu için simitçimiz gelmiyor ama onu da pas geçmeyelim.) Önce yumuşak ses tonuyla ‘simitçiyaaaaa!!!’ amca gelir. 15 dakika onun anonsuyla yatakta debelenirsiniz.
Tekrar uykuya dalmaya başladığınız anda bu kez ses sitemiyle iyi donatılmış bir ‘patatesçi’ sokağınızı çınlatır. Patatesssss, soğannnnnnnn!!!!!!
Yataktan fırlar, sağlam bir küfür basarsın. Camı, kapıyı kapatıp tekrar yatış pozisyonuna geçersiniz.
Birazcık rahatlamış gibisinizdir. Bu lük fazla uzun sürmez. Az sonra ‘5 dakika overlokçusu’ kapınıza dayanır. Halı kenarlarına overlok yapılır, 5 dakikada yapılır hemen teslim edilir…
En iyisi duş alıp işe gitmek…
***
Şehrime Sahip Çıkıyorum diye bir proje vardı. Bu projeye bedava olevrok hizmeti dahil edilse de vatandaşlar ‘5 dakika overlokçu’ işkencesinden kurtulsa nasıl olur?
SESOB, Büyükşehir, SATSO vesaire bununla ilgilenir mi acaba…
***
Sokak köpekleri ve onların yüksek desibel müzik korusundan hiç söz etmeyeceğim. Sokak Hayvanları Geçici Bakım Barınağı açıldığı için söz söyleme hakkımız yok. Şimdi bekleyip görelim. Umudumuz önümüzdeki yerel seçimlerde sokak hayvanları sorunumuzun kalmaması.
Sabahları uyumak konusuna gelince… Böyle bir durum tam bir işkence. (Bu ara Ramazan olduğu için simitçimiz gelmiyor ama onu da pas geçmeyelim.) Önce yumuşak ses tonuyla ‘simitçiyaaaaa!!!’ amca gelir. 15 dakika onun anonsuyla yatakta debelenirsiniz.
Tekrar uykuya dalmaya başladığınız anda bu kez ses sitemiyle iyi donatılmış bir ‘patatesçi’ sokağınızı çınlatır. Patatesssss, soğannnnnnnn!!!!!!
Yataktan fırlar, sağlam bir küfür basarsın. Camı, kapıyı kapatıp tekrar yatış pozisyonuna geçersiniz.
Birazcık rahatlamış gibisinizdir. Bu lük fazla uzun sürmez. Az sonra ‘5 dakika overlokçusu’ kapınıza dayanır. Halı kenarlarına overlok yapılır, 5 dakikada yapılır hemen teslim edilir…
En iyisi duş alıp işe gitmek…
***
Şehrime Sahip Çıkıyorum diye bir proje vardı. Bu projeye bedava olevrok hizmeti dahil edilse de vatandaşlar ‘5 dakika overlokçu’ işkencesinden kurtulsa nasıl olur?
SESOB, Büyükşehir, SATSO vesaire bununla ilgilenir mi acaba…
***
YARGI REFORMU KİME LAZIM?
Hala soğukkanlılığını koruyarak ve ‘aptalım ben’ maskesini yüzünde
taşıyarak cezaevi arabasına doğru ilerliyordu. O kadını televizyonun mavi ekranında her gördüğümde kanım donuyor.
Çorlu’da yaklaşık 16 ay önce işlenen korkunç cinayetten bahsediyorum. Bir anne 6 yaşındaki çocuğunu dostuyla birlikte öldürdü. 6 yaşındaki Muhammed’i öldürmelerinin sebebi ise kuvvetle muhtemel yavrucağın annesi ve dostunun ilişkisine tanık olması.
Olay daha sonra Çorlu’da 6 yaşında çocuk kayıp, diye TV’de kadın programlarına taşındı. Müge Anlı olayı eşeledikçe işin rengi değişti. İşin rengi değiştikçe korkunç cinayet ortaya çıktı. 6 yaşındaki Muhammed annesi ve sevgilisi tarafından öldürülmüş ve cesedi bir tarlaya atılmıştı.
O dönemlerde işsiz olduğumuz için Muhammed Fırtına cinayetinin nerdeyse bütün ayrıntılarını yakinen takip ettik. Dün sabah katil Dilber Fırtına yeniden hakim karşısına çıktı. Televizyonda Dilber’in cezaevi arabasına doğru gelişini izlerken bu davanın neden hala uzadığını düşündük.
Dilber, kendi küçük beyin zarının zorlamasıyla bir cümle kurdu: “Adli Tıp Raporu gelecek.” Ulan Adli Tıp Raporu gelse ne olacak? Karakolda ve TV ekranları karşısında cinayeti işlediğini kabul eden iki kişi var.
İfadelerin ardından olay mahkemeye intikal etti. Nisan 2009 yılında yaşanan olayda daha sonra mahkeme süreci başladı. Ben bile kaç aydır mahkemenin sürdüğünü hesaplayamıyorum. Şu kadarını söyleyebilirim ki, dün yapılan davada Dilber 5. kez hakim karşısına çıktı. Aşağı yukarı 15 aylık bir yargılama süreci var. Ve gelinen bir nokta yok. Bir sonuç yok. Hala mahkemeye Adli Tıp Raporu’nun ve bazı eksik evrakların gelmesini bekliyoruz.
Adaletin bu mu Türkiye dedirten bir durum…
Başlığımızda sorduğumuz soruyu tekrarlayalım? Yargı reformu kime lazım? Anayasa Mahkemesi ve HSYK’yı dize getirip kendi büyüklüğünü göstermek isteyen AKP iktidarına mı? Yoksa Adalet Sarayı koridorlarında aylarca o evrak gelecek, bu belge eksik diye diye ve döne döne adalet arayan vatandaşlara mı? En basit adli yargılanmalar bile aylar sürüyor. Vatandaşın adalete olan güveni sarsılmış durumda. Zaten sağlam değildi. Bu konuda ciddi bir çalışma yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Adaletteki bu düzeni AKP bozdu demiyoruz, ama AKP düzeltmek için bir şey yapmıyor. Kendi işine gelecek olan Anayasa Mahkemesi ve HSYK düzenlemesini, vatandaşın işine gelecek Yargı Reformu haline dönüştürmeli.
Aksi durumda memlekette demokrasi duygusu yerine idam isteği yeşermeye devam edecek.
(Bizim Sakarya Gazetesi / Arşiv)