Bu
yazı için iki alternatif başlık düşündüm: ‘Barut Fıçısı – Makedonya’ veya ‘Tek bir haç hepimizi mutlu eder mi?’
Uluslararası haberlerde fark etmişsinizdir, Makedonya’da bir
şeyler oluyor! Ama tam olarak ne olduğu konusunda net bilgiler yok.
Ben de bu yazıyı yazmadan önce başlık alternatiflerini
düşünürken, önce bu yaz gerçekleştirdiğim Makedonya seyahatimin notlarına göz
atmak istedim. Not defterime böyle bir cümle karalamışım: Tek bir haç hepimizi
mutlu eder mi? Üsküp’ün tepesine yerleştirilmiş devasa Milenyum Hacından
bahsetmişim. Yahya Kemal’in memleketi, binlerce Müslüman’ın Makedon
Hıristiyanlarla birlikte yaşadıkları, yüzyıllarca Osmanlıya ev sahipliği yapmış
şehrin hemen her noktasından gece gündüz görünen devasa hacın, şehrin hemen her
sakinini mutlu ettiğini söylemek zor. Her yıl sayısız turist çeken Üsküp’ün
tepesinde yükselen haç, şahsen bir turist olarak beni hiç mi hiç mutlu etmedi!
Çok kültürlü bir yapıya sahip olan Üsküp’e değer katmasından ziyade ayrımcılığı
ve farklılıkları derinleştirmiş. Bunun en açık belirtisini Üsküp çevresinde
bulunan Arnavut ve Türk köylerindeki cami yapılarında görebiliyorsunuz. Bölgede
yaşayan Müslüman ahali, Üsküp’teki dev Milenyum Hacına tepki olarak, inşa ettikleri
camilerde nerdeyse gökyüzüne kadar uzanan minareler yaptırmışlar. Bu da etkiye
tepkinin aşikar bir göstergesi olmuş! Makedonya’nın başkenti Üsküp sadece
Makedonların değil, aynı zamanda Arnavutlar, Romanlar, Boşnaklar ve Türklerin
yaşadığı tarihi bir şehir. Birçok etnik gruba yüzyıllarca kucak açmış olmasına
rağmen, şehir merkezinde Osmanlı köprüsü, Türk camisi ve çarşısı bulunmasına
rağmen tepesinde bunların hepsinin üzerinde, gölgesi altında hissiyatıyla tek
bir haç olması egemenlik vurgusu yaratıyor! Sonuçta da Üsküp'teki çok farklılık
örneğin bir Kırcaali’deki gibi, bazı Avrupa şehirlerindeki gibi özenilen,
üzerine titrenen bir durum gibi değil, daha çok ürkülen, görmezden gelinen bir
durum gibi. Böyle bir durumun da huzur getirmediği; inkar politikalarının çözüm
olmadığı, baskıcı yapıların aslında hiçbir şeyi baskılayamadığı tarih ana
tarafından insanoğluna tekrar tekrar öğretildi. Tek bir hacın herkesi mutlu
etmesi imkansız!
![]() |
Üsküp kalesinden Milenyum Hacının görünümü. |
***
Makedonya'da dolaşırken etniksel veya dinsel ayrımcılık
havasını hissetmek mümkün. Gergin bir atmosfer kurşun gibi havada asılı duruyor
sanki. Kibriti çaksan patlayacakmış gibi. Balkanlar için yüzyıllardır dile
gelen 'Barut Fıçısı' tanımının
hakkını verir gibi. İşte bugünlerde bu Barut Fıçısını yeniden fitillemek
isteyenler var.
TV'lerde protesto görüntülerini görünce; çok fazla Makedon
bayrağı, VMRO bayrakları, vatan elden gidiyor, memleketi teslim etmeyiz
sloganlarını görünce. Yani aşırı milli duygularla oynandığını fark ettim. Şahsi
tecrübeyle sabittir ki, bir yerde halkın milli duyguları kabartılmaya
çalışılıyorsa orada muhtemelen başka bir şey gizleniyordur!
***
Protestoların sebebi, yakında yapılan seçim sonrasında
derinleşen siyasi kriz. Aralarında ciddi manada Türklerin ve Arnavutların da
destek verdiği 'Makedonya Sosyal
Demokratlar Birliği' doğal olarak hükümeti kurması gerekirken,
Cumhurbaşkanı bunu engelliyor. Gerekçe; Sosyal Demokratlar Birliği Başkanı
Zaev'in Arnavut siyasi parti platformlarıyla görüşmesi, destek alması.
Cumhurbaşkanı İvanov bunu 'vatan hainliği' olarak lansman ederek halkı da 'bu
memleketi yedirmeyiz' diye galeyana getiriyor. Zaten önceden tepelere dikilmiş
hacın da gücüyle sokaklara inen halk Makedonya bizimdir naraları atıyor!
***
Dedim ya, nerede milliyetçilik sesleri fazla yükselir ben bir
işkillenirim. Nedir bu işin aslı diye Makedon bir arkadaşımla uzunca yazıştık.
Meğerse hiç de vaziyet memleket elden gidiyor durumu değilmiş. Uzun yıllardır
iktidarda bulunan milletvekillerinin ve Cumhurbaşkanı İvanov’un koltuğu
kaybetme korkusuymuş. Makedon arkadaşım Boris, bir cümle kurdu çok şaşırdım;
gücü kaybetmemek için iç savaş bile çıkartabilir. Çok fazla yolsuzlukları var
yargılanmaktan, hapis yatmaktan korkuyor.
Kendi korkularından kaçabilmek için halkı kalkan yapmak
alışılmış bir siyasi tavır herhalde!
***
Peki
yeni hükümet kurulacak mı? Er ya da geç kurulacak. Farklılıkları kurcalayan,
çoğulcu demokrasinin sesi yükselecek umarız dünyada bir ülkede daha.
(Yazının alternatif başlık ve içerikli hali;
Bizim Sakarya Gazetesi / 5 Mart 2017)